Dinler tarihi bize tek tanrılık anlayışıyla dinlerin bir yeryüzü krallığına dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

Okul hayatım boyunca arkadaşlarımla birbirimizi korur, kollardık. Biz öyle büyüdük. Birimiz diğerini ispiyonlamaz, jurnalcilik yapmazdık.

Toplumsal şok da bireysel şoka benzer. Toplumun, yaşadığı şok sonrasında dinlenmeye ihtiyacı olur. Ama bu uzarsa toplum yok olmaya meyleder.

Ben hukukçu değilim ama hukukun felsefesini okumuş adalet duygusu güçlü bir bireyim.

Türkiye'de siyaset küresel yansımaları görebiliyor mu? Yoksa küresel gelişmelerden uzaklaşıyor mu?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış!” sözü yeni Cumhuriyet için oldukça önemli bir mesajı içerir.

Ülkemiz ahtapot kollarında bağımsızlığından uzaklaşarak adım adım bir sömürge haline mi geldi?

Adalet, bir öç alma mekanizması değildir ve asla da olamaz. Ancak son 20 senede AKP’nin Cumhuriyetimizden öç almasına tanık oluyoruz.

Yaşananlara bakınca artık yüksek sesle ülkemizde son 19 senedir gerçekleşen bir sivil darbe olduğunu söyleyebiliriz.

Hatırlarsanız Erdoğan İmamoğlu'na Külliye’de oturmak için kırık sandalye vermişti.

Bir siyasi komedya. Depremden etkilenen 10 il varken, Erdoğan neden helallik diyerek Adıyaman için özür diledi?

Yine deprem yine acı... 6 Şubat depremi sonrası hepimiz büyük şok ve kayıplar yaşadık.

Demirel’in siyaset tarihine geçmiş ve hepimizin bildiği o sözünü son birkaç gün fiilen izledik: “Dün dündür, bugün bugün…”

Meral Akşener’in ayrılmasıyla "Altılı Masa dağılıyor mu?" sorusu akıllara geldi.

Bu ülke maalesef "bir kereden bir şey olmaz" diyen politikacılar gördü.

Yeni gelecek yeni soğuk savaşları içinde barındırıyor. ABD ve Çin hattındaki gerilim bunu gösteriyor.